Çalışmalar

Yayınlar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Yazılar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Videolar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Projeler
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
ERG Sözlük
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur

Haberler

Duyurular
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Açıklamalar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Röportajlar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
E-Bültenler
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur

Kurumsal

Hakkımızda
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Ekip
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Yönetim Kurulu
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Faaliyet Raporları
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Basın
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur

Daha Fazla...

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Yazı
Projeler
Haberler
Yayınlar
Videolar
Kategori
Arka Plan
Dünyadaşlık Yazıları
Eğitimde Din ve İnanç Özgürlüğü
ERG Blog
Etraflıca
Özel Sayfalar
Türkiye'de Koronavirüsün Eğitime Etkileri
Uzun Hikâye

Saha Deneyimi Öğrenciler İçin Önemli

Murat Ergin
Eğitimde İyi Örnekler Yerel Çalıştayı’nda, Kayseri’de bir araya geldiğimiz öğretmenlerimizle kısa röportajlar yaptık. Öğretmenlerin sesini duyurduğumuz #sozogretmenlerde kampanyasının bir parçası olarak, sözü Görsel Sanatlar Öğretmeni Murat Ergin’e bıraktık.

2000 yılından beri sürekli müfredatlar değişiyor. Ama diğer yanda değişmesi gereken şeyler hiç değişmiyor. Belli bir kaynak kitap yayınlandı, o kaynak kitap aynen duruyor, her yıl aynı şekilde basılıyor. Yani üzerinde hiçbir yenilik yapılmıyor. Mesela dersin adı Görsel Sanatlar oldu ama içeriğinde hiçbir değişiklik olmadı. Örneğin 2000 yılında, kaynak kitap hazırlandığı dönemde Müze Eğitimi diye bir ünite vardı. Nisan-Haziran arasında üç ay uygulanırdı ve çok güzel bir alana yayılmıştı. O üç ayı bir haftaya indirdiler tekrar. Yani kitap kısaltıldı, atıldı içinden bunlar. Dünyanın her yerinde obje-fon eğitimi, Müze Eğitimi adı altında verilebilir. Müzesi olmayan illerde lokal okul müzeleri kurulabilir. Ben isterim ki İl Milli Eğitim Müdürlükleri, ilçeleriyle bir mutabakat imzalasın. En azından müze gezileri daha sıklaşsın. Yani saha dediğimiz şey. Çocuklar yaşayarak öğrensinler. Bunu Rahmi Koç Müzesi yaptı sadece. Ülkenin birçok yeri açıkhava müzesi. O bir saat sınıfa tıkılmaktansa diğer alanlarla, mesela Sosyal Bilgiler, Türkçe dersleriyle eklemlenerek yapılması en güzeli. Bunu hala başaramadık ve bütün sorun bu bence.

Bir de her yerde, ülkenin her tarafında şöyle bir kaos var. Kaynak kitap olmasına rağmen uygulamalar farklı. Ben 17 yıldır çalışıyorum. Yaşadığım en büyük kaos, kuramda yaşadığım kaos. Herkes kuramı kendi kafasına göre yapıyor. Yani İstanbul’daki resim öğretmeni, Kars’taki resim öğretmenine göre farklı bir uygulama yapıyor. Bu bir anlamda iyi bir şey. Çünkü çeşitliliği gösteriyor. Resim dersi dediğimiz Görsel Sanatlar dersinde illa boya ile haşır neşir olması gerekmiyor çocuğun. Formla, pedagojiyle eğitilen bir ders bu. Çünkü ben hep şunu savunuyorum; bizim dersimiz form değil formasyon eğitimi. Yani siz çocukta farkındalık yarattığınız zaman o bir saatlik dersi ileriye taşıyabiliyorsunuz.

Murat Ergin
Görsel Sanatlar Öğretmeni

Bu blog yazısı ERG’nin görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluk blog yazarına aittir.

Bu İçerikler İlginizi Çekebilir
TIMSS 2023 sonuçları ne diyor
MESEM'li öğrenciler anlatıyor
Bir Velinin Gözünden Ekonomik Krizin Eğitime Etkisi
1 2 3 4 36 37 38
Skip to content