Çalışmalar

Yayınlar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Yazılar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Videolar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Projeler
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
ERG Sözlük
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur

Haberler

Duyurular
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Açıklamalar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Röportajlar
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
E-Bültenler
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur

Kurumsal

Hakkımızda
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Ekip
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Yönetim Kurulu
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Faaliyet Raporları
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur
Basın
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur

Daha Fazla...

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Yazı
Projeler
Haberler
Yayınlar
Videolar
Kategori
Arka Plan
Dünyadaşlık Yazıları
Eğitimde Din ve İnanç Özgürlüğü
ERG Blog
Etraflıca
Özel Sayfalar
Türkiye'de Koronavirüsün Eğitime Etkileri
Uzun Hikâye

Dünyadaşlık için Birbirimizle ve Yeryüzüyle Dayanışma Daveti

Burcu Meltem Arık

,  Şebnem Feriver

Çoklu krizler döneminde birbirimizin hâlinden anlamamız şart. Birbirimizi ve tüm varlıkları gözeten, tüm yaşam biçimlerinin varoluşunu önemseyen “dünyaları” eğitim yoluyla nasıl kurabiliriz? Burcu Meltem Arık ve Şebnem Feriver, ERG Blog’da eğitimin aktif yurttaşlık amacının aktif dünyadaşlığa nasıl taşınabileceğini sorguluyorlar.

Tartışmalı bir tanım da olsa “Antroposen”, yani “İnsan Çağı” olarak adlandırılan bir dönemdeyiz. Bu dönemi adlandıranlara göre yeryüzünde “insan”ın etki etmediği, etkisinin görülmediği tek bir nokta bile yok – artık. Yine aynı uzmanlara göre “insan”, tarihinde ilk defa bu etkinin farkında. “İnsan” tırnak içerisinde, çünkü aslında yeknesak bir insan prototipi yok. Her biri birbirinden farklı insanlar var. Her birinin gezegenimize etkisi de, olan bitenlerden etkilenme oranı da bambaşka. 

Antroposen açıklanırken sıklıkla “çoklu krizler”den bahsedilir. İklim, biyolojik çeşitlilik, sağlık, kültür, ekonomi, eğitim krizi… İnsanlık tarihinde elbette ki krizlerle ilk defa karşılaşılmıyor. Ancak, birbirini tetikleyen çoklu krizlerin varlığı ve bu krizlerin kesişimsel etkilerinin şiddeti artıyor. Eğitimde değişim/dönüşüm ihtiyacı da yeni değil. Ancak son krizlerle birlikte bu ihtiyaç çok daha yaşamsal oldu. Ya hep birlikte ve tüm canlılarla var olmayı öğrenip bunu yaşamın her alanına yansıtacağız ya da… Durum açık ve net. Yeryüzünün sıcaklığı sanayi öncesi döneme göre 1,5-5℃ artacak gibi görünüyor. Bilim insanları, hak temelli çalışmalar yürüten sivil toplum örgütleri ve genç iklim/ekoloji aktivistleri bu artışın 1,5℃’de sınırlanması için karar vericilerden taleplerde bulunuyor, seslerini her ölçekte ve fırsatta duyurmaya çalışıyorlar. Bu sınır varoluş için elzem. Taleplerin arasında eğitimin radikal bir şekilde değişmesi önemli bir yer tutuyor. 

Antroposen Çağı’nda eğitimin rolü 

Eğitim sisteminin mevcut krizlere dayanıklı, krizlerin etkilerini azaltıcı ve hafifletici, aynı zamanda ileride oluşabilecek krizleri önleyici hâle gelmesi artık kaçınılmaz. Sadece krizlere tepki vermek de yetmez. Eğitimin onarıcı rolünü de düşünmek önemli. Krizlere hazırlanmaktan öte “başka bir dünya tahayyülü” kurma, “başka bir dünya hikâyesi” oluşturma zamanındayız. Buradaki “başka bir dünya”, gezegenin yaşam ilkeleriyle uyumlu, insanın birbirinden, diğer canlılardan, hatta cansız varlıklardan ayrı görülmediği, herhangi bir monokültürün dayatılmadığı, diğer bir deyişle farklılıkların ötekileştirilmediği, birbirimizi ve yeryüzünü tüm öğeleriyle ve çeşitliliği kucaklayarak gözettiğimiz, sürdürülebilir bir dünya. Tek ve ideal “bir dünya” değil, çoğulcu “dünyalar” olmalı. Kendisinden farklı olanı yok sayan tek “bir dünya” değil, çokkültürlü “dünyalar” amaçlayan bir eğitim gözetmeliyiz. 

Eğitim kurgularında birbirimizi ve gezegenimizi nasıl gözetebiliriz?

Birbirimizi ve tüm varlıkları gözeten, tüm yaşam biçimlerinin bugün ve yarın müşterek varoluşunu ve serpilmesini önemseyen “dünyaları” eğitim yoluyla nasıl kurabiliriz ve destekleyebiliriz? Gezegenimizin öğretilerini insanlığın öğretilerinin temeline nasıl konumlandırabiliriz? Gelişmeyi sadece ekonomik gelişme olarak değil, insanların toplumsal yaşama etkin ve anlamlı katılabilmesi olarak görmeyi eğitimle nasıl sağlarız? Büyüme odaklı yaklaşımı önce küçülme sonra da tam da gezegenimizin başardığı şekilde denge yaklaşımına nasıl dönüştürebiliriz? Toplumsalı/toplumu da sadece insan toplulukları olarak anlamayıp Aldo Leopold’un önerdiği gibi havaları, karaları, suları, canlı ve cansız varlıkları da katacak şekilde nasıl genişletebiliriz? Eğitim kurgularında, sınıf içinde, okul veya kent ekosisteminde birbirimizi ve gezegenimizi nasıl gözetebiliriz? Tüm insanların ve insan olmayan türlerin bağlantı içinde olduğunu, yeryüzünün her yerinde yaşamı sürdüren canlı ve cansız sistemlere, ağlara ve birbirimize bağlı olduğumuzu nasıl görünür kılarız? İçinde bulunduğumuz “Antroposen” dünyayla eğitim kurgumuz arasındaki ilişkiyi görüp bunu nasıl değiştirebiliriz? Eğitimin öznelerinin -çocukların, gençlerin, öğretmenlerin- bu değişime etkin ve anlamlı katılımlarını sağlamak için ne yapabiliriz? 

Kutuplaşmanın aşılması alanında çalışan Pınar Uyan Semerci ve Emre Erdoğan’ın da belirttiği gibi “[d]ünyada ve Türkiye’de birçok sorun beraberce düşünmeyi  ve ortak hareket etmeyi gerektiriyor.” İçinde bulunduğumuz ve bizi bekleyen çoklu krizler döneminde “birbirimizin hâlinden anlamayı başarmamız şart”. Sadece kendi türümüzle, hatta sadece kendimize benzeyen insanlarla değil, farklılıklarımızı umursayarak, daha kapsayıcı gözetme biçimlerini nasıl geliştirebiliriz? Gezegenimizin özündeki karmaşıklık, bütünsellik, döngüsellik ve çeşitliliği eğitim sistemlerine nasıl yansıtabiliriz? Eğitimin aktif yurttaşlık amacını aktif dünyadaşlığa nasıl taşıyabiliriz? Eğitimi, bu soruları düşünerek, nasıl kapsayıcı, ihtimam temelli, müşterekleri anlayan-koruyan ve geliştiren şekilde onarıcı, sürdürülebilir yapabiliriz? 

“Dünyanın sofrasında birlikteyiz”

Sibel Yardımcı “Hepimiz Likeniz! Feminist Yaşam ve Dünyayla Akrabalık” başlıklı yazısında kapsayıcı, onarıcı, sürdürülebilir “dünyalar” için bir tür “dünyadaşlık” öneriyor. Ona göre farklı türler ”ekmeği paylaşırlar”, “yani dünyanın sofrasında birliktedirler.” Bu birliktelik de önemli bir sorumluluktur; “[d)ünyanın mevcut kurulumuna, yaşama hükmeden sınırlara müdahil olma” sorumluluğu. “Gezegenimizden İlham Alarak Eğitimi Kurgulamak” başlıklı yazıda da bu sorumluluk bize hatırlatılıyor: “[g]ezegenimiz sayısız karmaşık sistemin bir arada çalıştığı bir bütün. En temel çabası varlığını sürdürmek. Bu bütün içinde her bileşenin bir görevi var. Sadece canlı bileşenler [değil], esen rüzgârın, kurumuş yaprağın, çakan şimşeğin, hareketsiz duran bir kayanın dâhi bu gezegenin varlığını sürdürmek üzere edindiği bir görev var. İnsanlık olarak tek evimiz gezegenimizin varlığını sürdürme çabasında bizim görevimiz ne?”

Dünyadaşlığı 19.İÖK’te birlikte düşünelim, iyi örnekleri çoğaltalım

Dünyadaşlığımızı birlikte, diğer türlerle ve “öteki” olarak dayatılan insanlarla dayanışma içinde güçlendirebiliriz. Bunun yollarını ve olanaklarını 19. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nda birlikte örmek istiyoruz. Sizleri, 19. İÖK’e kadar gezegenimizle ve birbirimizle kurduğumuz bağları tekrar düşünmeye ve bu bağların güçlenmesi için iyi örnekler oluşturmaya davet ediyoruz. İnsanın dünyayla kurduğu ilişkiyi ele alalım, dünyadaşlığın nasıl olabileceğini, gezegenimizi gözeten, gezegenimizden öğrenen bir toplum olmanın yollarını birlikte oluşturalım. Çocuklara ve gençlere bu bağlamda öğrenme fırsatları sağlayalım ve iyi örnekler oluşturalım. Oluşturduğumuz iyi örneklerin insanın gezegenimizin mütevazi bir bileşeni olduğunu hatırlattığından ve insan dışındaki varlıkları da beslediğinden ve zenginleştirdiğinden emin olmanın yollarını arayalım. Eğitim sistemlerinin insan yapımı diğer sistemler arasında yer alan ekonomik sistemlerle, toplumsal sistemlerle, kültür ve sanatla ilişkilerini görünür kılalım; bu sistemlerin dayanıklılığını artırmak üzere birlikte düşünelim ve tartışalım. 

19. İÖK’te buluşuncaya kadar kalın sağlıcakla!

Burcu Meltem Arık

ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü
Roots & Shoots Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Şebnem Feriver

Sürdürülebilirlik için Eğitim Uzmanı, Bağımsız Araştırmacı

Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde okudu. 2000’li yıllarda sürdürülebilirlik için eğitimle tanıştı. Yüksek lisans ve doktorasını ODTÜ’de sürdürülebilirlik için eğitim konularına odaklanarak tamamladı. Yeşil Kutu Projesi’nde proje koordinatörü oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı’nın kurucu ekibinde yer aldı. UNICEF, ILO olmak üzere birçok kuruluş için bağımsız danışmanlık yaptı. Erken çocukluk döneminde sistem düşüncesi alanına odaklanan doktora araştırmasının bir bölümünü Lüneburg Almanya’da bulunan Leuphana Üniversitesi Sürdürülebilirlik Fakültesi’nde yürüttü. Halen bir Avrupa Birliği projesinde görev yapıyor, sürdürülebilirlik için eğitim alanındaki araştırma çalışmalarını bağımsız araştırmacı olarak yürütüyor, Sistem Düşüncesi Derneği’ndeki meslektaşlarıyla gönüllü çalışmalar gerçekleştiriyor.

Bu İçerikler İlginizi Çekebilir
dünyadaşlık-yazıları-aborjinlerin-izinde-eğitimin-bugününü-ve-geleceğini-sorgulamak
dünyadaşlık-yazıları-dünyaya-özen-gösteren-bir-eğitim-anlayışı-düşünebilir-miyiz
dünyadaşlık-yazıları-gezegeni-açık-hava-sınıfına-dönüştürebiliriz
1 2
Skip to content